Soğuk mizaçli olan bu canlıların vucüdunun tamamı neredeyse
karaciğerden oluşur. 35 beyni,270 civarında dişleri ve ağızlarında üçgen
bıçakları mevcuttur. Gözleri görmeyen bu canlılar 3-5 dakika içinde tuttuğu vucüdun
tomografisini, emarını, ultrasonunu, labaratuvar tahlilini yapacak potansiyele
sahiptir. Ve bu kişinin maddi ve manevi hastalıklarına uygun birbirinden güzel
ve birbirinden kaliteli enzimlerini(ilaçlarını) yavaş yavaş vücuda verir.
Hissedilen sıvı bu aşamada olur. Bir kaç dakika sürer. Sülükten ne kadar
korkulursa korkulsun yada tiksinti duyulsun vs...tuttuğu andan 5-10 dakika
sonra vücutta salgılanan enzimlerle kaslarda sakinleşme olur ve rahatlama
oluşur. 3-4 seanstan sonra 118 enzimin hepsinin vücuda bırakıldığı söylenir.
İlk seansta misal tutan sülük 30 enzim salgıladı diğerlerini vermedi. Ardından
başka bir tarihte tutturulan sülük kalınan yerden devam eder. İcab ederse
aynısını veya kullanılmamış 30 enzim daha bırakır ve bu şekilde bir sonraki tutan
vazifesini devam ettirir.
(Dr. Kasım Altıntaş)
Sülüklerde 105, 108 veya 120 enzimin olduğu bazı bilimsel
çalışmalarla doğrulanıyor. Ancak varlığını izah edemedikleri yüzlerce enzimi
olduğu söyleniyor. En sık sorulan soru şu: Kan sulandırıcı ve insülin iğnesi
yaptırıyorum, kanamam ya durmazsa ya da ısırık yaraları iyileşmezse. Diyoruz
ki: eğer sülüğün vazifesini biz yapsaydık kontrol bizde olsaydı haklısınız.
Fakat kontrol sülükte. Şifaci sülügü alır ve takar ya sonra...
Şifacı sülüğü takar ve sonra inanilmaz cerrahi operasyon
başlar. Dr. sülük tutacağı yeri belirler. Tene yaklaşınca çoktan ne yapacağına
karar vermiştir. Ya hemen tutar ya bir müddet bekler ve gezinir, bulunduğu
alandan mesafelerce uzaktaki birikintiyi hesap eder. Daha önce operasyon yapılmış
ufacık yere yaklaşmaz bile çevresinde bulunmayı tercih eder. Öyle bir nokta
atısı yapar ki süphanallah sırtta bir yerde tuttu diyelim kisi kollarından yada
bacağından bir şeylerin çekildiğini hissettigini söyler. Ve Dr. sülük
temizleyeceği çöplüğe karar verir. Vantuzunu profesyonelce yapıştırır,
sabitledikten sonra ücgen bıçağını çıkarır ve ardından 270 civarinda dişini
derine indirir. Derin ve dar bir kesik oluşturur. Vantuz o kadar mükemmel
yapışmıştırki kanı emerken dışarıya sızdırmaz. Ağzındaki saydam sıvıyı yani
steril suyu sürüp sonra yapışan Dr sülük genel olarak ilk beş dakika içinde
kıymetli nadide enzimlerini vermeye baslar. ilk anlar toz penisilin gibi
tuttuğu bölgeyi sızlatır. 0 kan gruplarında hemen kaşıntı başlayabiliyor bu
esnada. 15..20 dakika sonra minik sızılar hissediliyorsa enzim akısı devam
ediyordur. Bu sebeple sülük kendi haline bırakılırsa daha iyi olur..
Kendi haline bırakılan Dr. sülük dışarıya çoktan saydam
gözyaşı gibi sıvı akıtmaya başlamıştır. Bazıları bunun çok kıymetli bir ilaç
oldugunu söyler. Bazısı da yüksek efor harcadığı icin terledigini... Avrupada
bu tedaviyi bilen bir cok kişi Dr sülüğün emme esnasinda bıraktığı sıvıyı o
bölgeye ya da yüzlerine sürdüklerini söyler. Cildi gençleştirdiğine inanılır.
Nacizane bende bu sıvının kıymetli oldugunu düşünüyorum. Avrupada sülüklere
kayganlık veren bu sıvının salyangoz sıvısı gibi kozmetikte kullandığını
söylenir..
Kozmetikte gercekten kullanılıyor mu??? Olabilir
diyorum...Yazın Azerbeycan'dan gelen azeriler sülükçüleri gezer ve sülüğün
canlısınıda ölüsünü de satın alır ve ülkelerinde bununla ilaç hazırlandığını
söylerler. Enzimler yavaş yavaş vucütta ilaç olmaya başladı bile kişide korku
heyecan endişe mi var; hemen kas gevşetici, ağrı ve ateş mi var; ağrı kesici
ateş düşürücü hazır. Enfeksiyon mu var; çoktan antibiyotiğini verdi bile. Ya
ruhsal bozukluk antidepresan vucüdunda hazır zaten. Şeker yüksek; doğal ve
dengeleyici insülin ve daha neler neler....Devamlı ağlayan biri mi; veriyor
cömertce serotin. Artık birazdan kişi çok rahat ve huzurlu. Korkan huylanan
kişi çok rahat. Görmek istemiyorum mecburiyetten geldim diyorsa şimdi nasıl
bunlara bakabiliyorum der. Bilmez ki Rabbim sana şifa veren Dr. sülüğü sev diye
mutluluk hormonu yüklüyor. Yaradan kulunu bilmez mi? Tanımaz mı?elbette en iyi
bilen ve tanıyan Allahtır.. En iyiyi bilen şüphesiz Allah tır. Aradan 20 dakika
1 saat..3 saat vs geçmiştir. Artık vazifesi bitti. Dr. sülük hizmetini
noktalarken steril suyu ağzından son bir kez tekrar verir. Dışarıdan
gelebilecek enfeksiyonlara karşı adeta çember oluşturur. Eğer mümkünse kanama
kendi haline bırakılır. Yahut tampon yapılır. Birgün sonra genelde kabuk
tutmaya baslamıştır deri. Artik orda başka bir operasyon başlamıstır. Cebabı
ALLAH ın kesik olan her yerde hazır ve nazır bulunan dikiş memurları devrede.
Orada diyelim 20 dikiş memuru var hizmet eden ama yetersiz. Sistem devrede ve
beyin adlı uzmandan talimat emir alarak hızlıca her bir dikiş memurunun yanina
birer tane ikizini verir....
Her bir hücre her bir dikiş memuru ikiye ayrılarak ikizi ile artık 40 dikiş
memuru olmuştur. Büyük bir özenle ilmek ilmek nakış yaparak kesik yeri
onarırlar elele tutuşarak. Kusursuz ve zarif en saf haliyle işleri bitmiştir
artık. Eski sayılarına dönmeleri lazım. İlk 20 dikiş memuru yani sağlıklı hücreler
sonraki 20 hücreyi yokeder. Her biri kendi ikizini öldürür. Ölen niçin demez.
Öldüren acı çekmez. Vazifesini mükemmel yapmış olmanın hazıyla kabuğuna
çekilir. Kuruyan her kabuğun altında bu yiğitler vardır. Dikişn ardından bir
müddet kaşıntı başlar sebebi oraya gelen yeni saglik memurlarıdır..
Yeni sağlık memurları orayı bekleye dursun hacamat için atılan her kesikte bu
memurları unutmamak lazım..
Geleneksel Şifalı Tedaviler Eğitim ve Araştırma Derneği
Geleneksel Şifalı Tedaviler Eğitim ve Araştırma Derneği